Türk Devletleri ve Türkiye Cumhuriyeti Tecrübesi


Naci Yengin

Türkiye Cumhuriyeti genç bir cumhuriyettir. Türk tarihi bir bütün olarak düşünüldüğünde 29 Ekim 1923’te kurulan Cumhuriyetimiz kısa zamanda önemli ve büyük işler başarmasına rağmen henüz çok gençtir. Olgunlaşması, serpilip güçlenmesi için biraz daha zamana ihtiyaç vardır.

Türkiye’de birçok çevrenin ayıramadığı kavramlardan birisi de cumhuriyet ve demokrasi kavramlarıdır.

Birbirinden çok farklı anlam ve kapsamlara sahip olan bu kavramların karıştırıldığı ülkelerden birisi de Türkiye’dir. Çevremizdeki ülkelere baktığımızda cumhuriyetle yönetilen bazı ülkelerde demokrasiden eser yoktur. Bunun tam tersi de geçerlidir.

Cumhuriyet ve demokratik düşünce biçiminde Türkiye’de sıkıntıların merkezinde statükocu, ben merkezci cumhuriyetçilerle kafalarını kuma gömen demokrasi kavramının arkasına saklanan cumhuriyet karşıtı bazı çevrelerin vatan, bağımsızlık ve Türkiye Cumhuriyetinin menfaatleri için el sıkışması için biraz daha zamana ihtiyaç vardır. Üstelik bu tartışmalar Osmanlıdan tevarüs eden bir tartışma, kırılma ve Cumhuriyetin ilan edilmesi aşamasında kendini gösteren İttihat Terakki- Hürriyet İtilaf gibi iki ana damardan beslenen farklı düşüncelerin devamıdır. Bir de Volkan gazetesi etrafında kümelenen Derviş Vahdeti ve Milli Mücadele yıllarında İngilizlerin desteklediği Said Molla artıklarının saplantılarından kurtulup “Devlet ve vatan” birliği çatısı altında buluşmaları için biraz daha olgunlaşmaya ihtiyaç vardır.

Zihinlerin durulaşmasında akılcı düşünmeye, Türk devlet ve haklarını iyi tanımaya, kültürümüzün zenginliğini anlamaya ihtiyaç vardır...

***
29 Ekim 2025’te Türkiye Cumhuriyetinin 102. yalını kutladık.
Cumhuriyetimizin uluslararası alanda bağımsızlığının perçinlendiği yüzyılın antlaşması Lozan Barış Antlaşmasıdır.
Lozan’ın üzerinden 102 yıl geçti. Türkiye Cumhuriyeti milli sınırlar içinde tam bağımsız olarak yaşamaya kararlı ve güçlü duruşuyla yaşamaya devam ediyor.
102 yıl içinde yaşanan gelişmeler ve verilen mücadele ruh ve bilincinin gelecekte de devam edip etmeyeceği bugünden atılacak adımlara kültür, eğitim, sanat… her alanda yaşanacak uygulamalara bağlı olacağını bilerek hareket etmek durumundayız.
Gelecek dönemde Türkiye’yi ve Türkleri bekleyen en büyük tehlike Türklüğün en önemli karakteri olan bağımsız yaşama arzusunun etrafında şekillenen dil, tarih, kültür, sanat ve hayata bakışta tam bağımsız yaşama mücadelesinin devam edip etmeyeceğidir!
Bağımsız yaşamanın ne demek olduğunu anlamanın, anlatmanın en güçlü yolu tarihten alınan tecrübeyi milli zihinlerde canlı tutmaktır. Türkiye ve Türk dünyasında ortak zihin oluşturmak ancak tek millet olma bilincinin erdemiyle mümkündür.

Türkiye ve Türk devletleri tam bağımsızlık için kader birliği, stratejik ortaklık kurma sürecine girmiştir. Kültür, dil, iş ve eylem birliği stratejik ortaklığın ön adımlarıdır.

Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin Cumhuriyet ve demokrasi tecrübelerinin Türk anlayış, yaşayış ve töresi çerçevesinde Türk devlet ve halklarına kazandıracağı avantajlar çok önemlidir.

Türkiye Cumhuriyeti genç bir cumhuriyet olmasına rağmen Türk tarihinin engin devlet ve yönetim tecrübelerini Türk devlet ve topluluklarına aktaracak Cumhuriyet ve demokrasi tecrübesine sahiptir. Türkiye’Nin kazanımları Türk dünyasının ortak kazanımları olarak görülmelidir. Bu kazanımlar Türk devlet ve toluluklarını için önemli bir avantajdır. Yeter ki birlik ve beraberliğin önündeki engeller kaldırılsın, yeter ki Türk devlet ve toplulukları kendi plan ve programlarını, tecrübelerini hayata geçirebilecek irade, kararlılık ve olgunluğa ulaşabilsin.


MANŞET XƏBƏRLƏRİ