Bunalımdan çıkış yolu ve Türk aklı


Naci YENGİN

İstanbul'da insan simaları öyle farklı çığlık atıyor ki. Her birisi farklı kültürlerden, farklı iklimden olduklarını haykırıyorlar gibi!

İstanbul'da sabahın ilk saatlerinde sokakta insan yüzlerini takip etmek, insanların içinde bulunduğu ruh hallerini anlamak için yeter de artar bile...

İstanbul birazda korkularının üzerinde uyuyan insanlarla dolu.
Korkular, büyük şehirlerin insana giydirdiği deli gömleği.

Korkular, insan ve devletleri yalnız yaşamaktan; kendileri gibi olmaktan uzaklaştırıyor.
İnsan korkar çevre edinir. Devletler de öyle...
Kentler ve modern şehirler korku üretir.
Korku kültürü yüzyıllardır emperyalizmin en önemli sermayesidir.

Modernleştirilmiş, çağın ehlileştirdiği insan korkularla eğitiliyor.
Halbuki bizim kültürümüzde korku değil sevgi vardır.
Sevgi inanç, insanlık ve imandır.

Korkulardan kurtulmanın tek yolu köklere dönmek ve özünde var olan sevgi cevherini hatırlayarak üzerimize giydirilen deli gömleğini çıkarmaktır.
Hayatın kanununa karşı gelmek mümkün mü?

Korkudan kurtulmanın yegane yolu korkunun üzerine gitmektir.
Somut bir nesneye korku beslemeyen, sadece mutlak varlığa inanan tek millet kimdir tarihe dönüp bir bakın... O zaman anlayacaksınız korkusuz millet nasıl olunurmuş!

Batı, Arap, Acem, Hint, Çin vb. inanç ve kültürleri korku üzerine inşa edildi. Bunlar Tanrılarını somutlaştırıp heykelleştirdiler.

Mesele, korkulara teslim mi olmak yoksa korku nedir bilmeyen bir millet olduğumuzu hatırlayarak korkuların üzerine mi gitmektir.

Ey İstanbul bakalım sen daha kimlere kendine ram edecek, kimleri korkutacak kendinden uzaklaştıracaksın!

Modern insan, daha çok bunalımlı insandır!

İlkelerinden uzaklaşan insanların oluşturduğu metropollerde oturan, harcamaktan, harcanmaktan haz duyan insan modern insandır!

Modern insan kendi eliyle oluşturduğu dramın içinde debelenen insandır. Modern insan aslında meçhule adanmış bir hayalin peşindedir!

Modern insan kendisini, hayatını geçmiş ve geleceğini şekillendiren düşünceye, geleneğe, kültüre ve özüne bigâne, hatta düşmandır.

Antik Yunan’la başlayan modern insanın bunalımı ve bu bunalımı oluşturan kültür Batıcı aydınlanmacılar tarafından gerçek ve tek doğru olarak benimsetilmiştir.

Batıyla doğunun, milli değerlerle; akılcı Türk düşünce anlayışı ile Yunan ve pagan Hıristiyanlığının ortaya koyduğu değerler dünyası arasında çatışmanın artırmasında biraz da insanın özüne dönme emarelerinin etkisinden söz etmek mümkündür. Öyle ki öze dönme yalnız beden ve ruh arasında gerçekleşen bir durum değildir. Eylem ve kararlılık gerektirir.

Öze dönme mücadelesi emperyal değerlerini dünyaya hâkim kılma azim ve kararlılığını iki yüz yıldır sürdüren Batının pagan kültür bloğu ile daha çok ezilen emperyal değerlerin altında kalan, yok sayılan diğer dünya arasında yaşanmakta olan bilgi ve hikmet deryası Türkistan, Türk dünyası, Bereketli Hilal, Ön Asya, Balkanlar, Afrika ve Asya coğrafyalarında Batının düşünce ve hayata yön veren hâkimiyeti görülüyorsa bunda düşünceden çok eylemle sonuca ulaşmanın etkisi büyüktür.
Bize göre aklı öteleyen düşünce batı dayatması ve aldatmacasıdır. Akılsızlık paganizmdir.

Yaşanan ve yaşanması aruz edilen süreçler için akılcı çözüm önerileri Türkiye’nin, Türk dünyasının yeniden Kızılelması olmalıdır.

Türk aklı ile milli kültürü buluşturan anlayışı geliştirmek için tek çözüm yolumuz öze dönmekten geçiyor.

Öze dönenler pagan kültürüne ve modern insanın bunalımına düşmeyenlerdir.

https://www.tarihistan.org/


MANŞET XƏBƏRLƏRİ