Naci YENGİN
“İnsanlar gibi şehirlerde yaşarlar.
Kadim şehirler yaşayan ve yaşatan şehirlerdir. Türk dünyasında binlerce yıldır yaşayan ve insanları yaşatmaya devam eden şehirler hangileridir diye sorsak sanayileşmiş, çevre kirliğinin had safhada olduğu, nufusu en fazla olan şehirin adı bile geçmez. İlk akla gelen şehirler Buhara, Semerkant, Bahçesaray, Bosna Saray, Üsküp, Tebriz, Şuşa, Erzurum, Sivas, Manisa, Bursa, Edirne ve İstanbul gibi sayabileceğimiz bazı şehirler ilk olarak aklımıza gelir.” (https://www.tarihistan.org/yazarlar/naci-yengin/turkiye-kultur-yolu-festivali-manisa/11754/)
Söze 20 Mayıs’ta yazdığım yazıda kullandığım ifadeleri tekrar hatırlatarak başlamak istedim.
Biraz daha ileri giderek denilebilir şehirleri yaşamayan insanların gerçekten yaşayıp yaşamadıkları tartışılır! Zira şehirlerini mamur edemeyenlerin kültür ve irfanda zihnen ve bedenen tam anlamıyla kamil insan oldukları söylenemez!
İnsanın yaşadığına ve çevresindekileri yaşatma arzusu ile donattığına dair asıl hüner yaşadıkları şehirleri gönendirmek, insanların gönlünde çiçeklenen sanat ve zenaatı şehrin sokaklarına, caddelerine ve dahası şehirlilerin gönüllerine nakış nakış işlemektir.
Bu ruh zenginliğinden olsa gerektir ki Fatih Sultan Mehmet’e Saruhan sancak merkezi Manisa’da öğretilen şey şehrin ve insanın birlikte kalkınabileceği gerçeğidir. O ki İstanbul’un fethinden sonra Türk’ün Kızılelma ülküsünü Ayasofya’nın kubbelerinde gördüğünde göklere yakarırcasına dudaklarından şu sözler dökülmüştür:
"Hüner bir şehir bünyâd etmektir;
Reâyâ kalbin âbâd etmektir”(Asıl mesele şehirleri, ülkeyi imar ve inşa etmek, halkın kalbini kazanmak, zenginleştirmek, insanları mutlu etmektir.)
Türk tarihinde kadim şehirlerimiz dün olduğu gibi bugün de insanları mutlu etmeye devam eden şehirlerimizdir.
Bu nedenledir ki 18. yüzyıl şairlerinden Türkçe’nin söz üstadı Nedim İstanbul için şöyle der:
“Bu İstanbul şehri ki, paha biçilmez ona
Tüm İran mülkü feda olsun tek bir taşına
Öyle tek bir incidir iki deniz arasında
Yeridir dünyanın güneşi ile tartılsa”
Nedim İstanbul için söylemiştir fakat Nedim’in sözleri kadim Türk şehirlerinin hepsi için geçerlidir. Hatta taşına, toprağına bin canın feda edildiği Türk yurtları için de Nedim’in ifadelerine katılmamak mümkün değildir.
Değil midir ki Çanakkale, Sakarya, Büyük Taarruz gibi İstiklal Savaşında gök ekini biçilmiş gibi yiğitlerimiz vatan toprağına düşmüştür. O halde insanımız ve şehirlerimiz mamur olmalıdır.
Şehirleri mamur etmenin birçok yolu vardır. Ancak bu yollardan en güçlüsü kültürü yaşatmak, köklü geçmişten güçlü geleceğe yürüyebilmek için var gücümüzle; hatta kültür ve sanatta, ilimde topyekün milli seferberlik yapmaktan geçer.
2021 yılında Cumhurbaşkanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan “Türkiye Kültür Yolu Festivali” bir anlamda kültür ve sanat yeniden topyekün seferberliğin başlatıldığının işaretlerini taşımaktadır. Bu anlamda 17-25 Mayıs 2025 tarihleri arasında Şehzadeler şehri Manisa’da ilki gerçekleştirilen “Türkiye Kültür Yolu Festivali Manisa” programı 9 gün boyunca şehri yaşatmak ve şehirde yaşamanın tadına varmak adına önemli bir milat olarak kabul edilmelidir.
Saruhan sancak merkezi Manisa zamanında devletin gölge başkenti olarak görülmüş onlarca divan şairi, saz ve söz üstadı Manisa’da şehzadelerin meclisinde bulunmuştur. Onlarca yabancı sanatçı, seyyah, tüccar, bürokrat Manisa’da bulunmuştur. Kültür, sanat, ticaret, siyaset ve zenaatta cazibe merkezi ve Osmanlı’nın göz bebeği olan şehirde yaşayan insanlar da devleti ve milletiyle bölünmez bütünlük ülküsüne iman etmiş omanın mutluluğu içinde müreffeh bir hayat sürmüşlerdir.
17-25 Mayıs 2025 tarihleri arasında “Türkiye Kültür Yolu Festivali Manisa” kapsamında şehrin her köşesinde kültür ve sanatla buluşan insanların gözlerinde, sözlerinde özlenen Manisa’nın işaretlerini görmek, heyecanına ortak olmak şehir adına yeni bir umudun, yeniden toparlanmanın, köklü ve güçlü kültür merkezi olduğu dönemleri yeniden hatırlamanın ilk işaretleri olarak görülebilir.
Manisa’da 9 gün boyunca yüzlerce kültürel etkinlik şehrin kaybolmaya yüz tutmuş kültür, sanat ve irfan umutlarını yeniden canlandırmış, baharın son günlerinde yağan yağmurun her damlasıyla bir muştu gibi Şehzade Şehri Manisa’nın üzerine yağmıştır.
“Türkiye Kültür Yolu Festivali Manisa” programına katkı sağlayan emek veren, gönülden destekleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Manisa İl Kültür Müdürlüğü olmak üzere katılımlarıyla şehri yaşayan ve yaşatan insanlara şükran borçuyuz.